Evet, saat sabahın ikisi – hayır, tam olarak ikiyi iki geçiyor. Dünya uyuyor, asla bilemeyeceğim rüyalara sarılmış, ama işte buradayım, tamamen uyanığım, sessizliğin içinde yankılanan tek bir soruyla: Neden aklımdan çıkmıyorsun?
Yıllar oldu, sayısız, sonsuz yıllar. Hiçbir kelimeyi, hiçbir bakışı, hatta birbirimizin hayatından en ufak bir iz bile paylaşmadık. Yine de bir şekilde, ışıkla birlikte solmayı reddeden bir gölge gibi kalırsın. Çıldırtıcı, değil mi? Bırakmaya çalıştığınız birinin, sanki onun dokusuna dokunmuş gibi ruhunuza nasıl yapıştığını.
Yardım edemiyorum ama merak ediyorum – sen de hissediyor musun? Gecelerinizin sessizliğinde, dünya geri çekildiğinde ve geçmiş içeri sızdığında, adım hafızanıza hafif bir fısıltı gibi çarpıyor mu? Yoksa ne olduğumuzdan ya da belki de ne olabileceğimizden rahatsız olan tek kişi ben miyim?
Bu gece göğsümde her zamankinden daha ağır bir ağırlık var. Sanki evren, seninle ilgili her düşünceyle beni iplik iplik çözmek için komplo kurmuş gibi geliyor. Ve yine de, gitmene izin vermek için kendimi ikna edemem. Tam olarak değil. Tamamen değil.
Seninle ilgili bu kadar ısrarla devam eden şey nedir? Güldüğün gibi mi, gözlerin asla tam olarak çözemeyeceğim sırlarla parlıyor mu? Yoksa paylaştığımız sessizlikler mi, kelimelerin söyleyebileceğinden daha fazlasını söyleyen o söylenmemiş konuşmalar mı?
Görüyorsun, seni geri istediğimden değil – birinin kaybettiği bir şey için yalvardığı şekilde değil. Neden kalbimde kalıcı bir fikstür haline geldiğini anlamak istiyorum. Acıtmayan ama geceler çok sessizleştiğinde hala ağrıyan bir yara izi.
Ve böylece, burada oturuyorum, karanlığa size asla soramayacağım soruları soruyorum: Neden gittin? Neden kalıyorsun? Seni unutmak neden aşktan çok daha büyük bir şeye ihanet gibi geliyor?
Bunu asla duymayacağınızı biliyorum. Bu kelimeler boşluğa mahkumdur, tıpkı uzun zamandır gömdüğüm düşünceler gibi. Ama belki de mesele budur. Belki de mesele cevapları bulmak değil, hala taşıdığın kalbimin parçalarına ses vermek.
Bu gece, saat geçebilir, gökyüzü aydınlanabilir ve düşüncelerim sessizleşebilir. Ama sen? Sen kalacaksın. Her zaman senin gibi